Kayıtlar

Kasım, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Türk Düşüncesi: Kemalizm'e Alternatif Bir Aydınlanma Mümkün Müdür?

   Modernizm'in amacı burjuva sınıfının elinde olan yüksek (?) bilginin ulusun her bireyine yayılması ve bireyin tam bir birey olarak yetişmesidir.        Aydınlanma, batıda dîne karşı arasına mesafe koyabilmiş ve en azından seküler bir değer sistemi oluşturabilmeyi ifade eder. Türkiye için aydınlanmanın tam olarak bu anlamı karşıladığını tam olarak iddia edemesek de inkâr da edemeyiz.      Siyasî fraksiyon olarak sağ ve sol da Fransız Devrimi'nden sonra ortaya çıkmıştır. İddiaya göre devrimciler ile tutucu din adamlarının yaptığı bjr toplantıda devrimciler sola, din adamları sağ tarafa oturmuşlardır. Bu açıdan bakıldığında o dönem din adamları aydınlanmaya karşıdır. Dolayısıyla " aydın"  denilen kişi solcu olmalıdır. Yerleşegelmiş "sol aydın" kavramı da bu analojiden kaynaklanmaktadır.     Faşizm, doğu milletlerine özgü değildi. Yüzyıllardır uykuda olan doğu milletleri faşizan politikalar yürütecek kadar güçlü değildi. Dolayısıyla Doğu, ya Emperyalist polit

Türk Düşüncesi'ne Ön Söz

   Ben kimim sorusuna verecek bir cevabım yok. Yeri gelir futbol, yeri gelir siyaset, yeri gelir sosyoloji ya da psikoloji üzerine dahi konuşabilirim.     Bu yola çıktığımda "İçimden Geçenler Içimden Geldiği Gibi" demiştim. Bu mottodan hareketle yazılarımı yazmaya gayret gösteriyorum.     Tabiî ki takdir hakkı her zaman siz okuyuculardadır.     Üniversite bölüm tercihi yapacağım zamanda hem duygusal hem de aklî nedenlerden Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü seçtim. İnsan, on sekiz yaşındayken her şeyi tozpembe görebiliyor. Edebiyat da duygularıma hitap ediyordu. Ayrıca felsefeye, tarihe, coğrafyaya göre çok daha kapsamlıydı. Düşündüm ki eğer edebiyat seçersem bütün sözel alanlarda çalışma fırsatı elde ederim. Üstelik ne kadar zaman ayırsam da Türk Dili ve Edebiyatı dersi notlarım, diğer sözel derslerden düşüktü.     Bu açıdan kendimi Türk Düşüncesi'nin gelişimi açısından konuşabilecek biri olarak görüyorum. Hiçbir şey bilmiyor olsam dahi edebiyatın bir ucundan yakalamış duru

Türkçe Gramer Dersleri: Türkçe Bilen Aranıyor!

   Ana dilinizin inceliklerini bilmeden hiçbir şey yapmazsınız.     Laf olsun diye hiçbir şey yapamazsınız demiyorum, gayet ciddiyim. Doğru düzgün konuşamayan bir insan ne kadar, ne yapabilir?    Önce kendi dilinizi iyi konuşabilmek, sonra daha iyi yabancı dil öğrenebilmek, en sonunda çok daha iyi çeviri yapabilmek için Türkçe gramer öğrenmek elzemdir.     İstediğiniz gibi konuşun, konuşmayı öğrenin de gerisi hiç önemli değil. Gidin, mesela düşünür kelimesi yerine ideolojik ve statüsel kaygılarla mütefekkir diyin. Razıyım hani, yeter ki Türk milletinin efradı iki kelimeyi bir araya getirip konuşabilsin, yazabilsin.     Neymiş efendim yazmaya yeteneği yokmuş. Yahu olur mu hiç öyle şey? Bare konuşmaya yeteneğim yok de de daha inandırıcı olsun. Ben Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeniyim. Bir yazıyı elime aldığımda sadelik, akıcılık, yalınlık, yaşayan Türkçenin kullanılmış ya da kullanılmamış olmasına dikkât etmem gerekir. Oysa okuduğum yazılarda doğru dürüst tek bir cümleye dahi rastlayamıyo

Futbol'un Felsefesi: Türkiye'de Ön Libero ve Eddie Newton'un Gönderilmesi

Resim
   Türkiye, futbolda 4-5-1'in farklı versiyonlarının kullanıldığı bir ülkedir.     Nedir bu? 4-2-3-1 sisteminde iki defansif özellikte, ne tam olarak 6 numara oynayacak kadar savunma ağırlıklı ne de 8 numara oynayacak kadar görüş yeteneğine sahip iki defansif orta saha ile gole yakın sağ ve sol açık ve ceza yayından veya uzaktan kaleyi yoklayan bir 10 numara ile bitirici özelliği iyi olan forvet yer alır. Bekler ileriye açılır. İki defansif özellikteki orta saha oyuncusu geride kalır. Takım kontra atak yediğinde bu iki defansif oyuncu kademeye girer. Rakibini köşeye sıkıştırarak topu oyalamaya, beklerinin yerine gelmesini bekler. Herhangi bir geri dönüş sorunu yaşandığı anda orta saha, rakip ofans oyuncusunu faulle durdurur. Böylece oyun soğumuş, kontra atak bertaraf edilmiş olur.     4-2-3-1; doğru, uyumlu ve birbirini tanıyan oyuncularla oynandığında bir takım için harika bir sistem olabilir. Ancak yanlış diziliş, yanlış taktik, transfer edilen oyuncuyu bir türlü sisteme hazırlay

Alfabe Meselesi

Resim
   Alfabe meselesi Türkiye'de uzun süredir tartışagelen bir konu olup alanının uzmanı birçok isim, bu konuda çeşitli platformda yazılarını neşretmiştir.     Bu yazıdaki amacımız Latin veya Arap alfabesini üste çıkarmak değil Türk tarihine genel bir perspektifte bakıp en nihayetinde 1928'de yapılan alfabe değişikliğinin içtimaî, siyasî, tarihî, kültürel sebep ve sonuçlarını popüler bir dille tartışmaktır.     Türkler, tarihlerinin büyük bir kısmını -Türklerin kitleler hâlinde yerleşik hayata geçmesi tarihi 16.yy olarak işaret edilir.- konar-göçer bir yaşam sürerek geçirmişlerdir. Buna göre Türkler; kışları "kışlaģ" denilen şehir merkezinde, yazları da "yaylaģ" denilen yüksek platolarda geçirmişlerdir. Bu geleneğin izlerini Orta Asya ve Anadolu'da tecrübe etmek hâlâ mümkündür. Bugünkü Türkçemizdeki kışla ve yayla sözcükleri buradan gelmektedir.     Bu göçerlilik, Türklerin belirli bir yurt edinmediği anlamına gelmez. Aksine Türklerin yazları ve kışları ayr