Kayıtlar

Ocak, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Futbol'un Felsefesi: Futbol Bir Diziliş Problemi Midir?

Resim
   Geçen yılın şu zamanlarında futbol camiası Thiago Motto'nun çılgın 2-7-2 sistemini tartışıyordu.         Bu sistemin ilginç olmasının tek yanı kalecisiz gibi oynanıyor olmasıdır. Modern futbolda kaleciler, oyun kurma konusunda son derece önemli hâle gelmiştir. Öyle ki ayakları iyi bir kaleci, doğru kullandığı toplarla rakip takımın başını kolaylıkla derde sokabilir. Bu sistemin en çılgın tarafı ise kalecinin iki stoperin biraz daha ilerisinde konuşlandırılmış olması. 2-7-2'nin farklı yorumlamalarında kalecinin iki stoperin gerisinde de olduğu görülmüştür. En ütopyan şekli ise yukarıdaki şeklidir ve kaleci ön libero pozisyonundan merkez orta sahaya yönelmektedir.     Sistemdeki iki bek ise orta saha sağ konumuna gelip geçiş hücumunda orta sahayı kalabalıklaştırıp dönen topları yeniden kullanmak adına pozisyon almaktadır. Takım hücum pozisyonundayken geride yalnızca iki stoper kalırken orta saha iki bek, bir kaleci, iki merkez orta saha ile 5 kişi olmaktadır. Siste

Futbol'un Felsefesi: Gegen Pressing ve Grande Terim

Resim
   Türkiye, Terimciler ve Terimci olmayanlar olarak ikiye ayrılır desek yanılmış olmayız.     Bu ülkenin büyük bir kısmı Fenerbahçeli, diğer büyük bir kısmı ise Galatasaraylı ve istisnasız her Galatasaraylı, Terim'e büyük bir sevgi duyuyor. Çünkü Terim, gerçekten çok büyük bir camia lideri ve bu alanda ülkede onunla yarışabilecek kimse yok. Profiline bakıldığında o kadar bizden biri olduğunu görüyorsunuz ki! Şu racon kesmeleri, Polat Alemdar gibi kasılmaları, manşetlik sözleri ve aforizmalarıyla halkın gönlünü almayı o kadar iyi biliyor ki! Tahsil hayatı lise terk olan bu adamın davranışları, yaşayışı, oynattığı futbol o kadar hoş ki bazen ona bakıp bunun mümkün olmadığını düşünüyorsunuz. Hareketlerini küçümsüyorsunuz, taktik maktik bilmiyor ama çok iyi bir motivatör diyorsunuz çünkü apaçık bir şekilde bu adamın 32 yıllık teknik direktörlük hayatında 15 kupa kaldırmış olmasını kabul edemiyorsunuz. Fatih Terim, Ersun Yanal, Şenol Güneş gibi hocaların kıymetini anlamak için 90'la

Şiir Defterim: Bir Daha Adını Almam Dilime...

  Saçında dolaşır bir rüzgâr ılık Allah'ın emri demişler ayrılık Aşkıma vermedin diye karşılık Bir daha adını almam dilime... Asya'dan Anadolu'nun düzüne Kurban, sarı saç elâ gözüne Hasret kalsam da güzel yüzüne Bir daha adını almam dilime... İşlerken gönlüme yâr, nakış nakış Fikrimde mâzidir o efsun bakış El açıp Tanrı'ya etsen yakarış Bir daha adını almam dilime... Anamın ak sütü gibi helâlim Şu göklerde yıldız ile hilâlim Yine aklıma gelse de hayâlin Bir daha adını almam dilime  Seninle bayındır bütün şehirler Seninle hoş, mehtâbı seyirler Yazsam da sana şarkılar şiirler Bir daha adını almam dilime... Bir kere düşmeyegör yâr eline Kapıldım Asya'nın seher yeline Ferman yollasan da Türkmeneli'ne Bir daha adını almam dilime... 09.04.2017/     01.30          Vakfıkebir/Trabzon  

Tarih Fantezileri: Osmanlı Uluslaşabilir Miydi?

Resim
     Öncelikle bu ve bunun gibi sorular, tarihin dolayısıyla da tarihçinin ilgi alanına girmez.     Bu durumu açıklamak için "Tarih, olmuş olaylar üzerinden ilerler." denir. Ben bunu "Tarih, üzerinden yeterince bir süre geçen olmuş olayların bize görüneni kadarıyla yazılmasıdır." olarak söylüyorum. Böylelikle tarihin; bir olayın tarih olabilmesi için üzerinden belirli bir süre geçmesi özelliğini, tarihin bir ilerleme problemi olmadığını, yaşanmış olayların bize bugünden görünebildikleri kadarıyla  yazıya geçirdiğimiz anlatıların  tarih olduğunu vurguluyorum. Hayat, asla sahnelenemeyecek bir oyunun sonsuz tekrarından ibarettir. Hiçbir tiyatro, film, dizi, öğreti kendi sahnesinde hayatı bize tam olarak canlandıramaz. O yüzden hayat, pratiktir. Yaşamı idâme etmek için yaşamak gerekmektedir. Tarih, bize yaşanmış olaylarla ilgili çeşitli ipuçları verir.     Tarih; bir kitapsa bazı sayfaları yırtılmış, bazı sayfaları koparılmış, bugüne kalan yazılı sayfaları ise biraz sil

Türkülerin Söyledikleri: İki Şeye Pişman Olan Ağasarlı Cayan Hüseyin

Resim
        Bazı sanatçılar, yetiştiği yöreye özgüdür. Bu, onların adını millî veya uluslararası boyuta taşıyamayadıklarından değildir. O sanatçılar, o yöreye âit olmalıdır. Bütün mesele budur. O sanatçıyı yalnızca yetiştiği yörenin halkı bilmektedir. Yalnızca onlar bilmelidir, o kadar.     Bu sanatçılara baktığımızda eserlerinde yetiştiği yörenin folklorunu çok güçlü ve yoğun bir şekilde işlediğini görüyoruz. Bu durumda da insan acaba bu sanatçılar eserlerinde yöre halkının dahi dikkatinden kaçabilecek bu ayrıntıları bilinçli mi yoksa bilinç dışı mı işliyorlar sorusu geliyor.     Karadeniz halk müziği sanatçılarının getirdiği farklı yorumlarla birlikte hem evrensel hem de millî anlamda birçok kıymetli sanatçı yetiştirmiştir. Kâzım Koyuncu, Volkan Konak, Erkan Ocaklı, Davut Güloğlu akla ilk gelen isimlerdir. Saydığımız bu sanatçıların birçok eserinde Karadeniz folkloru "sezdirilme" yoluyla anlatılır. Bu sanatçılar, halktan beslenirler ancak halkı direkt yansıtmak gibi bir amaçlar