Kayıtlar

Nisan, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Futbol'un Felsefesi: "Böyle Bir Şey Olabilir Mi Ya!"

Resim
       "...Ama bugün buraya iyi niyetle gelmedi. Çok net söylüyorum Alper Ağabey sana. Bak, bunu herkes de bulsun. Sezon başından beri Fenerbahçe'ye, bak, çok değişik şeyler yapılıyor. Bak, Alanya maçında... Bak, Malatya maçında. Bak, ben bunları konuşmak istemiyorum fakat burada olmayacak şeyler oluyor. Bak, hoş değil. Bak, yanlış. Burada bir tarih var, bu tarihi burada yok ettiler, tamam mı? Ben daha fazla hiçbir şey, futbol adına hiçbir şey söylemeyeceğim çünkü futbol yok sahada. Yani futbol dışında her şey var, futbol yok. Galatasaray'ın oyuncusu, benim arkadaşım, milli takımdan Ömer Bayram, hakem bile diyor ki 'Buraya gelirken iyi niyetle gelmemiş.' diyor. "Size de bize de." Ya, böyle bir şey olabilir mi ya, böyle bir şey olabilir mi ya, çok yazık ya! Ben çok, ben hiçbir şey demiyeceğim daha fazla, ben çok özür dilerim kendim şahsım adına ve Fenerbahçe adına çok özür dilerim buraya gelen taraftarlara bunu yaşattığımız için çünkü futbol yo

Edebi İzlenimlerim: Büyük Şehirde Edebiyatın Bireye Etkisi

Resim
       Bundan 4-5 yıl önce Beşikdüzü İMKB Anadolu Öğretmen Lisesi'nin sıralarında romantik ve milliyetçi düşlerle edebiyatçı olmaya karar vermiştim.     O zamanlar henüz oldukça açılmamış bir çocuk olarak Nazan Bekiroğlu'na hayranlığımı da bahane ederek edebiyat bölümünü Trabzon'da okumak istiyordum.     Neyse ki birkaç arkadaşım ve hocam; aklımı çelmişti ki biraz milliyetçi olmaktan, biraz da kendimi İstanbul'a ve Marmara'ya lâyık göremediğimden sınava birkaç ay kala Gazi Üniversitesi'ni hedeflemeye başlamıştım.     İstanbul'a vardığımda İstanbul'la ilgili hiçbir şey bilmiyordum. İlginç bir şekilde bu bilinmezlikten rahatsız da olmuyordum. Daha da ilginci, bu bilinmezliği çözmek veya aralamak gibi bir hedefim de yoktu. Ne düşünüyordum ne de hissediyordum. Yalnızca piyasa fiyatının altına bulabileceğim kitaplar, yayınevleri ve tabiî ki akademik kariyerim beni biraz olsun heyecanlandırıyordu.     Öteden beri gamsız bir tavrım vardır, kendime d

Futbol'un Felsefesi: Abdülkadir Parmak'a Tamah Eden Trabzonspor

Resim
         Yerli oyuncu söz konusu olduğunda en iyileri yetiştiren de en kötüleri yetiştiren de Trabzonspor olmuştur.     Neden en kötüleri yetiştiren Trabzonspordur?     Bu ifadenin açılması gerektiğini düşünüyorum. Bugün altyapısı olmayan hemen hiçbir kulüp yok ancak altyapıyı doğru kullanan hiçbir kulüp de yok. Sorun yetiştirememek. Sorun, elindeki yeteneği doğru yetiştirememek. Futbolcuyu doğru işleyebildikten sonra yetenek bulmak, işin kolay tarafıdır. Bugün İzlanda, Finlandinya, Norveç ve Danimarka gibi ülkeler dar havuzuna rağmen kaliteli futbolcular yetiştirebiliyorsa başarı budur. Yoksa 80 milyon nüfuslu bir ülkeden Çağlar'ın, Merih'in, Zeki Çelik'in çıkmış olması asla ülke anlamında bir başarı değildir. Üstelik bu futbolcular, bizden saf birer yetenek olarak ayrılıp Avrupa'da işlendiler. Eğer altyapıdan sürekli oyuncu çıkarabiliyorsanız Hüseyin Türkmen, Abdülkadir Parmak gibi futbolculara sabretmek zorunda kalmazsınız. Aynı altyapıdan, aynı jenerasyo

Futbol'un Felsefesi: Futbolda Anarşist Oluşum

Resim
      Sonuçlanmayan kararlar, bekletilen davalar, Finansal Fair Play'in yalnızca küçük takımlara uygulanan bir kanun olması, 7-8 takım arasında döndürülen yıldız futbol piyasası.      Her zaman güçlüden yana olan federasyonlar, hakem kurulları, siyasetin futbolun içine sürekli girmesi, taraftar gruplarının bir ideolojinin, oluşumun veya görüşün propagandasını açık açık yapması, devletten yana olmak ya da olmamak olarak kutuplaştırılan bir futbol ortamındayız.     1991'de Berlusconi'nin teklifiyle Şampiyonlar Ligi'nin marka değerini artırmak daha doğru bir ifadeyle henüz ilk turlarda Avrupa'nın büyüklerinin sürpriz bir şekilde elenmesini engellemek amacıyla grup sistemi getirilmişti. Takip eden süreçte 2003'te Monaco- Porto finalinin ardından yine sponsor ve marka krizi ortaya çıkmış, buna karşılık torba üsulü yapılandırılmış, marka değerini korumaya torbalar da yetişmeyince bu sefer sıcak top uygulaması gizliden gizliye uygulamaya konmuştu.     Bugün

Edebî İzlenimlerim: Kampüste Edebiyat Öğrencisi Olmak

Resim
     Yazınsal ürünlerin gerçek popülaritesini kaybettiği bir dönemde edebiyatla uğraşmak da edebiyat okumak da eski değerini haiz değil.      Lise ders kitaplarında henüz siyasete ilgi duymaya, dünyayı anlamlandırmaya başladığımız dönemde gördüğümüz dava adamı edebiyatçı tipi yerini çok daha hassas, buna karşılık toplumun belli bir kesiminde pek fazla yer işgâl etmeyen tiplere bıraktı. Geçmiş dönemlerde bir edebî eser, gençleri intihara sürükleyip devrimlerin öncüsü bir vazife üstlenirken bugün için edebiyat, sıradan insanların sıradan aktiviteleri hâline geldi.      Dünün edebiyatçıları padişah, devlet adamı, memur, mülkiyeli, asker, tıbbiyeli gibi "büyük" insanlar iken bu kişiler için edebiyat, asil bir boş zaman meşgalesiydi. Bugünlerdeyse edebiyat, cazip bir meslek olma yolunda ilerlermiş gibi görünürken edebiyatçılar, toplumun alt tabakasından çıkıp hem alt tabakaya hem de üst tabakaya bu alt kültürü anlatma işinde başarılı olduğu nispetçe değer kazanmaktadırlar. Erken-