Türk Düşüncesi'ne Ön Söz

   Ben kimim sorusuna verecek bir cevabım yok. Yeri gelir futbol, yeri gelir siyaset, yeri gelir sosyoloji ya da psikoloji üzerine dahi konuşabilirim. 
   Bu yola çıktığımda "İçimden Geçenler Içimden Geldiği Gibi" demiştim. Bu mottodan hareketle yazılarımı yazmaya gayret gösteriyorum. 
   Tabiî ki takdir hakkı her zaman siz okuyuculardadır. 
   Üniversite bölüm tercihi yapacağım zamanda hem duygusal hem de aklî nedenlerden Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü seçtim. İnsan, on sekiz yaşındayken her şeyi tozpembe görebiliyor. Edebiyat da duygularıma hitap ediyordu. Ayrıca felsefeye, tarihe, coğrafyaya göre çok daha kapsamlıydı. Düşündüm ki eğer edebiyat seçersem bütün sözel alanlarda çalışma fırsatı elde ederim. Üstelik ne kadar zaman ayırsam da Türk Dili ve Edebiyatı dersi notlarım, diğer sözel derslerden düşüktü. 
   Bu açıdan kendimi Türk Düşüncesi'nin gelişimi açısından konuşabilecek biri olarak görüyorum. Hiçbir şey bilmiyor olsam dahi edebiyatın bir ucundan yakalamış durumdayım. Türk Düşüncesi dediğimiz şey ise belki az, belki çok; belki yalan, belki doğru olarak edebiyatta mahfuz olmalıdır. 
   Öte yandan edebiyat tarihi alanına çok daha pragmatist yaklaşılması düşüncesindeyim. Edebiyat tarihine diğer sosyal bilimlerden çok daha fazla yardım alarak analiz yapma olarak yaklaşılmalıdır. Gelmiş olduğumuz şu dönemde portreci, kuşakçı, tahlilci edebiyat tarihi yazımından diğer bilimleri kaynak alıp diğer bilimlere kaynak olabilecek bir edebiyat tarihi yazımı anlayışına geçmek elzem görülmektedir. 
   Türk Düşüncesi'ni tahlile ve analize çıktığım bu yolculukta yaptığım çıkarsamaları sizlerle de paylaşmak, benim için bir onur olacaktır. 
   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkülerin Söyledikleri: İki Şeye Pişman Olan Ağasarlı Cayan Hüseyin

Türk Düşüncesi: 2023 Sath-ı Mailine Girerken...

Tolgahan'ın Gözlüğü: Acı Çekmek