Futbol'un Akademisi: Aslolan Trabzonspor'muş, Duydunuz Mu?

   Mehmet Kaplan, Köroğlu için "dejenere alp tipi" diyor. 
   Kaplan Hoca, Ülkücü bar fedaisi hikâyeleriyle büyüyen bir neslin Kurtlar Vadisi projesini ıskartaya çıkaran dejenere insan tipini görse ve bugün edebiyat yapıyorum diye kustuklarını okusa acaba nasıl yorumlardı, çok merak ediyorum. 
   Malumunuz ki son altı aydır Trabzonspor'da acayip işler oluyor. Hepsini buraya yazıp kafa ütülemeye ne hâcet! 
   Özetle koskoca bir şehrin aslında ne kadar küçük olduğunu ve şampiyon başkanını yiyecek kadar sermayeye susadığını görmüş olduk. 
   Menajerler de olmasa 11 çıkaramayacak olan Trabzonspor'u, asgarî ücretle hayatta kalmaya çalışan Trabzon şehri besleyemez oldu. Yöneticiler de büyümeyi, yüksek maaş vermekte olduğunu düşününce kulüp, çıkmaza girmiş oldu. 
   Ağaoğlu'nun yeniden yapılanma ve Trabzonspor'un kurumsallaşması adına yaptığı katkı takdire şâyandı. Ancak bununla birlikte Ağaoğlu yönetimin gittikçe merkezileştiğini de görmüş olduk. Ki Ağaoğlu yönetiminin taraftar desteğini kaybetmesindeki en büyük etken de buydu. 
   Şimdi bu merkezileşmeye sebep olan Ertuğrul Doğan, tek aday olarak girdiği seçimde başkan seçildi. 
   Gelir gelmez de projelerini açıkladı, sponsorluk anlaşmalarının imzalandığını duyurdu. 
   Pekiyi, bunca projeyi hayata geçirmek ve sponsorları Trabzonspor'a çekmek için Ağaoğlu'nun mutlak surette başkanlığı bırakması mı lazımdı? Ya da şöyle soralım, Trabzonspor kulübün başkanının illa Ertuğrul Doğan mı olması lazımdı? 
   Ertuğrul Doğan çok zor bir durumda elini taşın altına soktu, değil mi? Ne de olsa yöntem bilmeyenler için "paralı" olanların her türlü entrika çevirmeye hakkı var, değil mi?
   Hoca olmazsa yardımcısı, yardımcı olmasa onun da yardımcısı, hiç olmazsa bambaşka bir anlayışta hoca, o da olmazsa onun da yardımcısı; baktık altından çıkamıyoruz başkanı gönderip asbaşkanı göreve getirmeyle Trabzonspor ancak istikrarlı bir şekilde istikrarsız olur. 
   İsimlerin hep aynı kaldığı bir yönetimden bir başarı beklemek ne kadar doğrudur? O gün olmayanlar, bugün olacaksa burada bir ihanet değil de başka neyden söz etmek lâzımdır?
   Sırf eski imtiyazlarına sahip olamadığı için ekran başında ahlayıp vahlayan eski Kırım Kongo kanamalı kenelerinin bugün gelinen duruma sessiz kalması ne kadar da mânidardır? Dönsünler ve eserlerine bir daha baksınlar, memnunlar mıymışlar? Trabzonspor, küçük kalmak pahasına kolay yoldan para kazanmak isyeyen herkese dümenden bir meslek kazandırmak zorunda mıymış? 
   Trabzonspor, rant kapısı olmuş a dostlar!
   Oysa Trabzonspor, ayrıcalıklı kimselerin değil garip gürebanın besleyip garip güreba besleyen bir takımdır. Trabzonspor, kendine has devrimciliğini bu şekilde gerçekleştirmiştir. 
   Bugüne kadar duyulmayan sesimiz İstanbul'a artık hiç ulaşamayacak ve yeni yönetim, Trabzonspor'u değerlere göre değil sermayeye göre yönetme yoluna gidecektir. Trabzonspor'u, Trabzon kentinden ayırma yolua gidecekler. Böylelikle derin bir nefes alacaklar ve başları da göğe ermiş olacak!..
   Eminim ki bu profanlaşmayı görse Margaret Thatcher sebep olanları ayakta alkışlardı...
   Birileri çıkacak ve "beka" kavramı üzerinden "Aslolan Trabzonspor'dur" diyerek manalı manalı etrafa bakacak, bir aforizma söylediğini sanacak, dahası kurumsal kültür denilince aklına lüks yaşamak gelen sayın ahalimiz yine hiçbir şey anlamayarak bütün amigoları tribe sokacaktır.
   İstanbul takımlarının borçlanarak başarıdan başarıya (?) koştuğu bir devirde Trabzonspor, herhâlde alt yapıdan oyuncu oynatacak kadar âciz olmamalı, öyle, değil mi? Vizyoner Doğan'ın kulübün geleceğini kurtarmak adına ipi, incelttiği yerden kopardığını ve elini taşın altına soktuğunu görelim lütfen. 
   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkülerin Söyledikleri: İki Şeye Pişman Olan Ağasarlı Cayan Hüseyin

Türk Düşüncesi: 2023 Sath-ı Mailine Girerken...

İçimden Geçenler İçimden Geldiği Gibi!