Futbol'un Akademisi: Bir Anlayışın İflası

   2018 senesinin mart ayında nasıl hissediyorsak ve ne düşünüyorsak bugün de aynısını düşünüyoruz. 
   Hani bu takım, daha doğrusu şehir, bir kere şampiyon olduktan sonra işler çok daha kolay olacaktı? 
   Hani şu üzerimizdeki gerginliği bir atsak gerisi gelirdi? 
   Çok değil eylülde coşkunun hâkim olduğu uzun ve ince sokaklarda bugün boş vermişlik var. 
   Bir teknik direktörü takımın başına getirmek, ona olan güvenin göstergesidir. Abdullah Avcı'nın futbol anlayışı, hocalığı, dünya görüşü zaten ortadaydı. Sorun, Avcı'nın özelliklerinin farkında olan birisi tarafından kullanılmasıydı. Ertuğrul Doğan, bugünlerin geleceğini çok iyi biliyordu.
   Avcı, işini yapmaya çalışan bir adam görüntüsü veriyor. Spor camiasında birçok kimse statükoya olan desteğini alenen belli etse de o, hep bunlardan uzak durmaya çalıştı, durdu da. O yüzden ona zeval yok. Ancak bu "gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım" tavrı onun geçmişte de bugün de başına bela oldu. Böyle giderse gelecekte de başına bela olmaya devam edecek. 
   Onun oynatmak istediği oyunun bütçesi ve sosyal şartları Türkiye'de yok. Ama o hâlâ bunda diretiyor. Üstelik bunu yaparken tribünlerden de güç almak istiyor. Bir kitle yaratmak ve yarattığı kitleyi arkasına alarak mevkisini güçlendirmek istiyor. Çünkü statükodan bunun için teşvik görüyor. Bir yerde onun oynattığı oyun, birilerinin işine geliyor. 
   Hayal, ne çok satan kıymetli bir şey, değil mi?
   Çalıştırdığı bütün takımlar belirli bir yere çıkıyor, önce duruyor ve hâliyle de geri gidiyor. Sanki tesadüf mü bu yoksa akıllanmamak mı? Ertuğrul Doğan, Ahmet Ağaoğlu'na rağmen Abdullah Avcı'yı Trabzon'a getirirken ne düşünüyordu? Veya Ağaoğlu'na rağmen transfer yaparken?
   Sanki "kulübün kasası" konumundaki Ertuğrul Doğan, Abdullah Avcı'nın maliyetli kadrolar kurduracağını bilmiyor muydu? Avcı'nın istediği oyuncuların Trabzon'a, Ahmet Ağaoğlu'nun onay vereceği paralara gelmeyeceğini ve iyi işleyen sistemin tıkanacağını? 
   Bu arada Erdal Hoş ile Abdullah Avcı yakınlaşmasına ne demeli? Her koşulda Abdullah Avcı'ya destek olan Erdal Hoş, neden işine gelmeyen durumlarda tribünlerden yana tavır alıyor ve Abdullah Avcı'yı eleştireceği tutuyordu? Yoksa bir anlayışın yerleşmesi için işin medya tarafı Sakarya Üniversiteli Erdal Hoş'a mı kalmıştı? Erdal Hoş, karanlık geçmişini temizlemek için mi böyle bir operasyonun parçası olmuştu? 
   Şahısların kanalı TRT'de yayımlanan Trabzonspor'un şampiyonluk belgeselinde hangi şeyh efendinin bedduası bir hakikatmiş gibi anlatılıyordu? 
   Ertuğrul Doğan, Abdullah Avcı hamlesini yaparak hem 2018'den bu yana Trabzon'da yükselen devrimci sesi kısmaya çalışmış hem de kulübü "menajerlerin insafına bırakmak" pahasına kendine bağlamıştır. 
   Ertuğrul Doğan gerçekten alt yapıya önem veren ve projeleri olan biri olsaydı Trabzonspor'da görev aldığı zamandan bu yana yatırımı alt yapıya yapar, böylelikle bugünkü fecaatle karşı karşıya kalmazdık. 
   Maalesef suçlu olanın ödüllendirildiği Türkiye'de Ertuğrul Doğan ve saz arkadaşları Trabzonspor'u ele geçirmenin verdiği cüretle bambaşka bir geçmiş yaratmaya çalışmaktadır. 
   Ertuğrul Doğan'ın gelir gelmez, Abdullah Avcı'yı göndermesi de onun Abdullah Avcı'yı neden kulübün başına getirdiğinin göstergesidir. 
   İşte bunun bir sonucudur bugün oynanan "oyun." Artık istatistiklerin de tükendiği yerdeyiz. 
   Trabzonspor'un büyümesinin şartı, Ertuğrul Doğan'ın elinde küçülmesi değildir. 

Yorumlar

  1. Maalesef böyle şeyleri cesurca yazabilen kimse yok. Var olasın, başarılarının devamını dilerim...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkülerin Söyledikleri: İki Şeye Pişman Olan Ağasarlı Cayan Hüseyin

Türk Düşüncesi: 2023 Sath-ı Mailine Girerken...

İçimden Geçenler İçimden Geldiği Gibi!