Kritik Yazılar: Homimi De Gırtlak, Pufide Gandi, Cumba Yatak

   Bir koalisyonlar partisi olarak AKP'yi meydana getiren ve bir arada tutan şey, Post- Kemâlizm idi. 
   Erdoğan'ın Pragmatist ve Makyavelist siyaseti sonucunda bugün bütün Post- Kemâlistlerin AKP veya Cumhur İttifakı çatısı altında toplandığını, buna karşılık CHP'nin de Kemalist bir parti olduğunu söylemek doğru olmaz. 
   Kuruluş yıllarındaki AKP siyasasının aynı zamanda bir milliyetçilik karşıtlığı olduğunu da söylemekle birlikte bugün gelinen noktada AKP'nin kemik kitlesinin kendi arasında kimin daha milliyetçi veya kimin daha Atatürkçü olduğu üzerine yarıştığını belirtmek gerek. Ancak karşı tarafın da AKP'nin çözülmesinden kaynaklı olarak daha heterojen bir yapıya kaydığını söyleyebiliriz. 
   Bugünün siyaseti, 20 yıl önceki gibi keskin hatlardan oluşmuyor. Sınıfsal farklar her ne kadar siyasî görüş ve siyasî parti destekleme konusunda belirleyici olsa da ana etken olmaktan çıkmış durumda. 
   Post- Modern bir saçmalık olarak AKP, MHP, HÜDA, BBP, Yeniden Refah ve DSP gibi hem AKP ile hem de kendi içlerinde temel ideolojik problemlere sahip partiler bir araya gelebiliyor ve Doğu Perinçek, Sinan Oğan gibi isimler Erdoğan'a destek açıklaması yapabiliyor.
   Yine öbür tarafta Kılıçdaroğlu ile Babacan, Davutoğlu, Gültekin Uysal ve Temel Karamollaoğlu bir araya gelebiliyor; cumhurbaşkanı adayı Cumhur İttifakı'na destek verirken Ümit Özdağ ve Zafer Partisi Kılıçdaroğlu'na desteklerini açıklıyor.
   Kula kul olmak üzerine inşa edilmiş sistem, koltuğunu korumak ve geleceğini teminat altına almak isteyenleri Cumhur'a, yani Erdoğan'a, bir koltuk edinmek isteyenleriyse Millet'e, yani Kılıçdaroğlu'na, yaklaştırıyor. 
   Aslında her ikisi de bunu yaparak muhtemel üçüncü yolları birlikte tıkıyorlar. Dolayısıyla Türk siyasetinde yeni bir şey çıkmıyor. Dolayısıyla bizler eski yüzleri görmeye devam ediyor veya yeni yüzlerden eski şeyler duymaya devam ediyoruz. 
   Yıllardır iktidarlar ve yıllardır siyasetteler. Çoğunun hayatında bir gün bile çalışmışlığı yoktur. Birçoğu eğer siyaset olmasa, milletin sırtı yazacaktım ama utandım, aç kalırdı. Profesyonelleşmeyle birlikte profanlaştılar da. Doğup büyüdüğü toprakları tanımıyorlar. Binlerce maddelik mutabakat metni hazırlıyorlar ama halkla nasıl konuşulacağından haberleri yok. 
   Bu ülkenin asıl sahiplerini, işçileri, emekçileri, köylüyü bir taraf cepte görürken diğer taraf ise ülkeye yük, kafası çalışmayan ve partizan olarak görüyor veya öyle görmek istiyor. Bu yüzden şehirleşmemiş bölgeler, sarı; şehirleşmiş yerler kırmızı; şehirleşmekte olan bölgelerse sarı ve kırmızının çatışma alanı hâline geliyor. CHP'nin şehirlilere ve gençlere yönelik projeler üretmesi ve kırsalı özellikle görmezden gelmesi şehirlinin kırsala karşı bakışını radikalleştirirken kırsalın şehirle ilgili kötü deneyimlerini onaylamış oluyor. Böylelikle şehirli ve kırsal arasındaki farkın açılmasına, eğitim almış insanların içinden çıktığı topluma karşı yabancılaşmasına neden oluyor. CHP ve AKP'de toplanmış birtakım insan hâlinden anlamaz kimseler bütün bir toplumu birbirinin hâlinden anlamaz bir konuma sürüklüyor. 
   Bunu siyasî okumalarda Türk milletinin %90'ını milliyetçilik çatısı altında toplamak veya %60'ını muhafazakâr saymakla görüyoruz.
   Bugünkü siyasî liderler ve sistem, seçmeni o kadar dar bir alana hapsetti ki CHP'linin CHP'den AKP'linin de AKP'den başka pek bir şansı kalmadı.
   İster gelişmiş isterse gelişmekte olan bir ülkede olsun, seçmen, duygusal davranmaya eğlimlidir. Medyanın %90'ının iktidar partisine alenen destek vermesi Türk seçmeninin, özellikle kırsalda yaşayan, yalnızca Erdoğan ile bağ kurabilmesine neden olmaktadır. 
   Bununla birlikte kırsaldaki halkın geri zekâlı olduğunu düşünmek, siyasî tercih ile IQ arasında bir ilişki aramak da geri zekâlılığın ta kendisidir. Kırsalda yaşayan da en az şehirde yaşayan kadar akıllıdır. Şehirli ne kadar kurnazsa kırsaldaki de o kadar kurnazdır. Şehirli, hayatını idame ettirmek için nasıl katakullilere başvuruyorsa köylü de öyle katakullilere başvuruyor. Emekli albay hangi sebeplerle CHP'ye oy veriyorsa Hacı Osman da aynı sebeplerle AKP'ye oy veriyor. Şehirli solcular, neden TİP'e sempati duyuyor veya oy veriyorsa AKP seçmeni de o yüzden MHP'ye destek veriyor veya MHP'ye oy veriyor. 
   Enflasyonun %100 olup birtakım yönetim zaafiyetlerinin de görüldüğü bir devirde daha önce Fanta içerek Cola'yı protesto etmiş bir halkın, protesto oylarını MHP'ye oy vermesine şaşırmamak gerekir. 
   İşte o gün Fanta içip Cola'yı protesto etmenin aslında Türk halkı için ne demek olduğunu bilmeyenler bugün en yanlı anketlerde bile barajı zar zor geçtiği görülen MHP'nin %10 oy almasını asla anlamayacaktır. 
   Yine AKP'nin beceremediğini yapma iddiasındaki Yeniden Refah'ın tabiri caizse "Aşı olmayın kuyruğunuz çıkar" söylemiyle nasıl %3 oy aldığını hiç anlamayacaktır. 
   Oysa yargılayan gözlerle değil anlayan bir vücut diliyle yaklaşıldığında her şey ortadadır. İnsan, âcizdir ve acınası olandır. Anlaşılmak için bekler de durur, kendini anlatmaya cesaret edemez. En taş kalpler bile kendini anlayan bir insan gördüğünde çözülüverir. 
   Yıllarca elindeki bankamatik kartıyla kendi lokalinde ağalar paşalar gibi yaşayıp hiçbir şey üretmeyen insanları gördükçe Hacı Osman'ın bir emekli ikramiyesine oy tercihini AKP'den yana yapmasını oldukça doğal karşılamak gerekir. Çünkü bütün bir meselenin etkiye tepki olduğunu biliyoruz. Bugünkü etkiden de bir tepki doğacaktır. Türk bürokrasisi gibi CHP'nin iç bürokrasisi de çökmüştür. Ve bu, en az 25 yıldır böyledir. 
   Eğer kırsalı AKP'li olarak görme algısına kapılırsak dolaylı olarak AKP'nin doğrudan ise CHP içerisindeki muhalefetin konforuyla kendinden geçmişlerin siyasî oyunlarına düşmüş oluruz. Bu çatışma devam ettiği sürece şehirleşmekte olan bütün yerleşim yerlerini de rantiyeciliğe terk edilir. Bu da halkı kendi hâline bırakmak demektir. Kendi hâline kalan insan da mecburen siyasî tercihini değiştirmek zorunda kalacaktır. 
   Peki, bunu gören CHP genel merkezi ne yapacaktır? Oy tercihini değiştirenleri hain olarak suçlayacaktır. Bu arada AKP, eskiyi hatırlatarak seçmeniyle kurduğu bağı sağlamlaştırmaya çalışacak; o da karşı tarafı komple hain olarak kutuplaştırarak Türk seçmeninin iki arada bir derede kalmasına sebep olacaktır. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkülerin Söyledikleri: İki Şeye Pişman Olan Ağasarlı Cayan Hüseyin

Türk Düşüncesi: 2023 Sath-ı Mailine Girerken...

İçimden Geçenler İçimden Geldiği Gibi!