Editör'ün Seçimi: Bilgelerim ile Birlikte Dil ve Edebiyat Üzerine Söyleşiler~ Şafak Karakoç

   
   Edebiyat camiasının en çok eleştirdiğim yönü, avam ile aralarında derin bir uçurum bırakmaları. 
   Bu uçurum olan bir şey değil oldurulan veya olunması arzu edilen bir şey. Yapıntı bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Dolayısıyla edebiyat muhitleri, edebî sohbetler, sohbetlerin konusu, edebiyata dair her şey yapmacık kalıyor. 
   Bunun sebep ve sonuçlarını irdelediğim Edebî İzlenimlerim yazı dizimi bu konuya ilgili olan arkadaşlara tavsiye ederim. 
   İşte bu uçurumdan sebep edebiyatçılar, edebiyat akademisyenleri kimdir, edebiyat nasıl yorumlanır, nedir, nasıl gider konusunda kamuoyunun bilgisi vasatın altında. 
   Yine 'halktan kopuk' ve 'kapalı' olarak eleştirdiğim tarihçilerde bile "halka doğru" bir teşebbüs görülürken edebiyatçılar bu konuda sınıfta kalmaya devam etmektedirler. 
   Şafak Karakoç ile bundan yaklaşık üç yıl önce sosyal medya üzerinden tanışma fırsatı buldum. Henüz lisans öğrencisiyken bile bir şeyler ortaya koymanın peşindeydi. Nitekim yaptı da. Görüşlerini önce sosyal medyada paylaşmaya başladı. Eksik kaldığı yerlerde araştırmaya üşenmedi, danışmaktan çekinmedi. 
   Şafak Karakoç, lisansını Çankırı Karatekin Üniversitesi'nde tamamladı. Şu an da Afyon Kocatepe Üniversitesi'nde de Yeni Türk Edebiyatı üzerine yüksek lisansını yapıyor. Lisans yıllarında özellikle Ankara'daki akademik dünyayı yakından takip etti. Pek çok hocayla görüştü, evlerinde ziyaret etti. 
   İstanbul'daki akademik dünyadan da geri kalmadı. İstanbul'dan da birçok akademisyenle görüştü, ziyaret etti. Şafak, ufkunu sürekli geliştirdi. 
   Çokça danışırken, öğrenirken kimsenin fikrini bütünüyle benimsemedi. Şafak, her zaman kendinden katmaya çalıştı. Fikirlerini kişiler ve yollar fark etmeksizin en duru, en açık, en güzel şekilde ifade etti. 
    İşte bu yüzden Şafak Karakoç'un gelecek vadeden bir Academia.edu hesabı var. Genç bir akademisyen olarak da hesabında Ahmet Hamdi Tanpınar, Türk Edebiyatında İlk Dil Tartışması, Arı Türkçenin Önemi, Mesele-i Mebhusetün Anha, Osmanlıca Teriminin Meselesi Üzerine başlıklı makaleleri var. 
   Elbette Şafak Karakoç'un çalışmaları bunlardan ibaret değil. Mesela Dergâh dergisinin 379. sayısında Cengiz Aytmatov'un Romanlarında Tren Sembolü adlı bir makalesi yayımlanmıştı. 
   Şafak Karakoç'un mezuniyet hediyesi olarak tüm kamuoyuna sunduğu eser ise işbu Bilgelerim ile Dil ve Edebiyat Üzerine Söyleşiler...
   Sevgili Şafak'ın bin bir emekle tam 19 akademisyenle meydana getirdiği söyleşi kitabı Kutlu Yayınevi'nden çıktı. 
   Öncelikle Şafak kamuoyunun, edebiyat akademisyenlerini tanımadığının farkında. Bu yüzden kitapta birçok akademisyene sorulan ilk soru hayat hikâyeleri olmuş. Pek tabiî bir söyleşi kitabında söyleşi yapılan kişinin biyografisinin aslında yazar tarafından verilmesi gerektiğini savunulabilir. Ancak bu kitap özelinde düşündüğümüzde böyle bir şeyin, kitabın bütünlüğüne ve okunabilitesine zarar vereceği aşikârdı. 
   Şafak Karakoç'un akademisyenlere yönelttiği sorular da gerçekten çok nokta atışı olmuş. Durum tespiti yapıp mevcut sorunları çözmeye yönelik harika bir kitap hazırlanmış. Halkın birbiriyle ayrı düştüğü, sürekli tartışılan birtakım konuların özellikle alanının uzman akademisyenlerine çok zekice sorulmuş. Bu durumda Bilgelerim ile Dil ve Edebiyat Üzerine Söyleşiler, bir ihtiyaca yönelik çözüm üretme iddiasında bulunan bir kitap. 
   Konuşmamız gereken asıl meseleninse bugün Şafak'ın yaptığını neden daha önce yapmamış olmamız. 
   Türk Dili ve Edebiyatı öğrencilerinin büyük bir kısmı biatçı bir yapıya sahip. Fark yaratmak isteyen, düzene isyan etmek isteyen öğrencilerse bunun nasıl yapılması gerektiğini bilmediğinden fazla itici görünüyorlar. Ülkemizdeki muhafazakâr kültür, üstüne akademinin varoluşunun muhafazakâr yapısı öğrencilerin bir şeyler ortaya koymasını ya yadırgıyor ya da azarlıyor. Bu öğrenilmiş çaresizlik içerisinde de kimse bir şey ortaya koymak istemiyor. 
   Her yerde ve her alanda olduğu gibi burada da bir sistem problemiyle karşı karşıya kalıyoruz. Akademiye önem veren üniversiteler veya hocalar öğrencileri sosyal yönden eksik bırakırken sosyalliğe önem veren üniversiteler veya hocaları da öğrencileri akademik yönden eksik bırakıyor. 
   Editör arkadaşlarımızın da aşk romanı yayımlatmakla meşgul oldukları için işleri başlarından aşkın olduğundan bu tür faydalı meselelere zaman ayıramıyorlar. 
   Soruların belirlenmesi, uygun soruların sorulması, hocalardan görüşme talep edilmesi, kitabın hazırlanması vs. bunlar gerçekten emek gerektiren işler. Üstelik Şafak, yalnızca Ankara çevresinin akademisyenleri ile de görüşmemiş. Şafak İstanbul'a da gelerek mesela benim de hocalarım olan Mesut Şen, Sema Uğurcan gibi akademisyenlerle de görüştü. 
   Bu, Şafak'ın yaptığı işi çok daha kıymetli hâle getiriyor. Kitabında yalnızca Ankara çevresinin akademisyenlerine de yer verebilirdi. Hem bu sayede kitabın içerisinde benzer düşünceler tekrar eder, kitap bahsi geçen konularda bilgisi olmayan halkı bir fikre ikna edebilirdi. Bu açıdan bir fikre varma, çeşitli görüşler içerisinden okuyucuya bırakılmış. 
   Kitapta İstanbul çevresinden akademisyenlere de yön verilmesi İstanbul ve Ankara akademilerinin ayrıştığı ve birleştiği noktaları da gösterme açısından ayrıca faydalı olmuş. 
   Gelelim birtakım olumsuzluklara...
   Bu tür bir eser çoktan literatüre kazandırılmış olmalıydı. Şafak'ın şanssızlığı da burada ortaya çıkıyor. Daha önce benzer çalışmalardan yararlanabilseydi pek tabiî elimizdeki eser çok daha nitelikli olacaktı. Diğer yandan Şafak, bu eseri 20-30 yıl önce vermiş olsaydı o yıllarda bu eser çok daha ilgi görecekti. 
   İnsanlar artık okumaktan zevk almıyor. Hızlanan hayatta kitap okumanın pek bir işlevi kalmadı. Kitap, artık "statüsü" satın alınan bir nesne hâline geldi. Dolayısıyla böylesine kitleleri hedef alan çalışmaların video yoluyla yapılması gerekli. 
   Bunun için de edebiyatçıların popüler meselelere farklı bakış açısı getirebilecekleri, halkı edebiyattan haberdar edebilecekleri, edebiyatçıları tanıtacakları bir Youtube kanalı açmaları gerekmektedir. Bizler de hem çok değerli Türk Dili ve Edebiyatı akademisyenlerini daha iyi tanımış oluruz. 
   Herhangi bir yazar veya dönem hakkında araştırma yapacağım zaman dijital ortamda ne etkili yazılara ne de videolara rastlayabiliyorum. Karşıma çıkan birkaç ansiklopedinin kuru maddeleri, bilinen şeylerin tekrarından ibaret haber sitelerinin SEO uyumlu makaleleri, üniversite sınavına hazırlık sitelerinin hap bilgileri ve asla konuyu öğretme kaygısında olmayan akademik makalelerden ibaret. 
   Böyle bir durumla tarih veya felsefe alanında rastlayamıyoruz. Edebiyatçıların kendi fil dişi kulelerine çekildiği bu ortamda Şafak Karakoç'u gayretkeşliğiyle ve yaptığı bu önemli hizmet sebebiyle kutluyorum. 
   Kitabı bu bağlantıdan satın alarak sevgili arkadaşım Şafak Karakoç'a destek olabilirsiniz. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkülerin Söyledikleri: İki Şeye Pişman Olan Ağasarlı Cayan Hüseyin

Türk Düşüncesi: 2023 Sath-ı Mailine Girerken...

Tolgahan'ın Gözlüğü: Acı Çekmek